KABUĞUNU KIRMAK ÜZERE OLANLARA
“Hayatı, çalışarak sınavları test olan zorlukları aşmaktan ibaret sanan
ben; sosyal hayatın, çoktan seçmeli olmayan problemlerinde tam manasıyla
çuvalladığımı ve acziyet içerisinde kaldığımı kabul ediyorum.
Hayır, hayır; bana öğretilen, her daim kazanmam istenilen hayat sınavı
bu olmasa gerek! Doğruyu bulmak, her daim tek olduğuna inandığım hakikate
ulaşmak hiç bu kadar zor olmamalıydı. Yaşadığım ikilemler hissettiğim duygusal
sürüklenmeler yaptığım yanlış seçimler acı bir şekilde bana şimdiye kadar
öğretilmeyen bir gerçeği kulağıma fısıldadı: Hakikat ne avuçlarına sığacak
kadar küçük ne de senin dışında bir gerçek; hakikat insanın yolculuğunun ta
kendisi! Hakikat yaşadığım ikilemler, cevabını bulamadığım sorular ve son
olarak hakikat, kibirli bir insanın acziyeti.”
Bu sözleri söyleyerek kabullenmiştim gerçeği. Sosyal hayatta, insan
ilişkilerinde her zaman 2 kere 2’nin 4 etmediğini. Bu gerçeği görmem, anlamam
ve kabullenmem tam 3 yılımı alacaktı. Hayata yeni atılmış, üniversiteye yeni
başlamış ben, kendi benliğim ile diğerleri arasında sıkışmış, içine hızlıca
daldığım sosyal çevrem içerisinde kendimi kaybetmeye yüz tutmuştum. Oysaki çok
sakin bir çocuktum, sadece ders çalışır ve bununla başaracağıma yürekten inanırdım
lise yıllarında. Belki buradan geliyordu o ruh; çalışırsam olurdu,
öngörebilirdim, müdahale edebilirdim. Ama hiç öyle olmadığının farkına
vardığımda insan davranışına merak saldım. Kendi davranışlarımı, başkalarının
davranışlarını ve tepkilerini incelemeye koyuldum: belki de bu yüzden sosyoloji
eğitimime başladım, psikolojiye ve dine merak saldım.
Birçoğumuz üniversite ile atılıyor hayata. Kendi kabuklarının içerisinde
geçirilmiş hayatlar bir anda çıkıveriyor kozalardan. Peki kaçımız hazır,
kaçımız kayboluyor, yitip gidiyor uzaklara? Hangimiz başladığımız noktadayız,
kaçımız hedeflediği sonda? Rüzgar sürüklüyor birçoklarımızı, bir sürü
parametreler dahil oluyor ve birkaç parametrenin önemi azalıyor hayatlarımızda.
Ailelerimizden uzaklaşıyor ve hiçbiri birbirine benzemeyen yeni dünyaların
içine giriyoruz. Evet, üniversite hayatından bahsediyorum.
Bizi sürükleyebilecek o rüzgara karşı dur diyebilmek için onu çok iyi
tanımalıyız. O rüzgarın kaynağını görmek için uzaklara gitmeye gerek yok; onu
oluşturan sizin bizim gibi insanlar. Ama bizim ne kendimizi ne de dostlarımızı
o rüzgarlara kurban vermeye hiç mi hiç niyetimiz yok. Düşmanımızı biliyoruz,
bizi hiç istemediğimiz yerlere alıp götürebilecek insanları ve ortamları
tanıyoruz. Onlara karşı durmanın tek çaresi mi: tek olmamak ve seninle birlikte
bu derdi paylaşan başka dertlilerin olduğunu bilmek. Ancak o zaman kenetlenir
ve fertlerin yıkılacağı o rüzgarın karşısında dimdik ayakta kalabiliriz.
Üniversiteye yeni girecek tüm kardeşlerime sevgi ve saygılarımla....
(Eylül 2018,İstanbul)
(Eylül 2018,İstanbul)
Yorumlar
Yorum Gönder