YERYÜZÜ DOKTORLARI İLE AFGANİSTAN’DA BİR HAFTA
YERYÜZÜ DOKTORLARI İLE AFGANİSTAN’DA BİR HAFTA
40 yıldır savaşların, iç
mücadelelerin ve dış müdahalelerin pençesinde barışa susamış, bitkin, yorgun
ama her şeye rağmen bir gün bu kavgaların biteceğine gönülden inanan ümitvar
bir halkın ülkesi: Afganistan
Yeryüzü Doktorları ve
Türkiye Maarif Vakfı ortaklığındaki bir proje ile “Gönüllü Sağlık Ekibi” olarak
gittiğimiz Afganistan’da bir hafta gibi bir süre geçirdik. Bu bir haftalık süre
içerisinde Türkiye Maarif Vakfı Okulları’nda, devlet okullarında,
yetimhanelerde ve mülteci kamplarında birinci basamak sağlık hizmeti vererek
ilaç dağıtımında bulunduk. Bu süre zarfında edindiğim tecrübeleri paylaşarak
bir nebze de olsa size oranın havasını solutmayı ve oradaki kardeşlerimizin
derdiyle dertlenmenizi sağlamaya çalışacağım.
Bakmayın daha ilk
cümlemde bir halk dediğime; Afganistan, bugün henüz kader bütünlüğünü
kavrayamamış mikro milliyetçiliğin kol gezdiği bir ırklar toplamından oluşuyor.
Bu ülkede Peştunlar, Türkmenler, Özbekler, Tacikler ve Hazaralar nüfusun büyük
bir çoğunluğunu oluşturuyorlar. Bunlardan her biri otorite savaşlarında
birbirleriyle mücadele ediyorlar. Ülkede bir devletin varlığından bahsedebilmek
güç. Ülke eyalet sisteminde yerel valiler tarafından yönetiliyor. Bu valiler
ise o eyaletin zenginlik ve askeri güç bakımından önde gelen ailelerinden
oluşuyor. Bir yandan devletin kendi içindeki bu parçalanmışlık, bir yandan da
Taliban’ın ülke içerisinde hala sahip olduğu güç sebebiyle çatışmalar hiç eksik
olmuyor.
Daha Mezarı Şerif Havalimanı’na
iner inmez bizi büyük bir sürpriz karşılıyor. Havalimanında bizi
karşılayanların Alman askerleri oluşu biz de büyük bir hüzne yol açtı ki daha
burada Afganistan’da bir devlet otoritesinin yoksunluğunu ilk defa bu şekilde
farketmiş olduk. Gene devletin yoksunluğunu ülkenin tüm kurumlarında görebilmek
mümkün. Ülkede sağlık hizmeti veren bir devlet hastanesi yok. Tüm işletmeler
özel. Ciddi yetişmiş sağlık personeli eksiklikleri var. Bu durum halka sağlık
hizmetlerinin ulaşabilirliğini büyük oranda kısıtlıyor. İktisadi durumların
zaten yeterince kötü olması da bu duruma tuz biber ekiyor. Bu yoksulluk
sebebiyle eli silah tutabilen herkes aylık 100 dolar gibi bir ücret
karşılığında askeriniz olabiliyor. Bu şekilde çatışmalar hiç içinden çıkılamaz
bir hale bürünüyor.
Bununla beraber
Türkiye’nin orada çok güzel işler yaptığına da şahit olduk. Özellikle TİKA ve
Türkiye Maarif Vakfı Okulları orada ülkemizi, milletimizi en güzel şekliyle
temsil etmeye çalışıyor. TİKA’nın yürüttüğü projeler oradaki halkın acısını bir
nebze de olsa hafifletmeye yarıyor. Türkiye Maarif Vakfı Okulları ise
Afganistan’ın Türkiye’ye açılan kapısı konumunda. Türkiye’nin bu coğrafyada
yürüttüğü çalışmalar, kampanyalar ciddi bir şekilde halkın sevgi ve sempatisini
kazanmış bir durumda. Türk insanına karşı çok büyük bir sevgi var burada. Hatta
bir dönem Nato Barış Gücü’nün diğer devletleri, kendi bayraklarıyla dışarı
çıkmaya çekinirlerken araçlarına Türk bayrakları takarak dışarı çıkıp işlerini
hallederlermiş.
Burada insanlar savaş ile
yaşamaya alışmışlar. Her an, ölümün pençesini üzerlerinde hisseden bu halk,
Azrail'i kucaklamaya hazır. İnsanlar stresten uzak; ne evin, arabanın gelecek
taksidi, ne çocukların okulu, düğünü ne de nefsin koca koca istekleri: aldığın
nefesi, yaşadığın her günü bir kâr say. Ya mülteci kampındaki çocukların
mutluluğuna ne demeli:
Kucakta bir balon, ağızda
bir şeker, ellerde Türk bayrağı.. Bir yerde hala çocuklar gülümsüyorsa hiçbir
şey için çok geç değildir.
(Nisan 2019, Mezar-ı Şerif, Afganistan)
Yorumlar
Yorum Gönder