DİN, TOPLUM VE KÜLTÜR- TÜRKİYE, ÜRDÜN KARŞILAŞTIRMASI

Her ne kadar “ülkemizin değerli seküler akademisyenleri ve sosyal bilimcileri” toplum ve kültür meselelerinde dinden bahsetmeye çekinseler de din, toplumun sahip olduğu kültürü şekillendiren, genellikle onu kuşatan en büyük kuvvettir. Bir toplumun din ile kurduğu ilişki biçimi de o toplumun bireylerinin, dünyayı algılayış ve yaşama biçimleri üzerinde belirleyici öneme sahiptir. Bireylerin ve toplumların üzerindeki bu gücün inkar edilmesi ve ya görmezden gelinmesi ise bireylerin zihnindeki ikircikli yapının derinleşmesinden başka bir şeye yaramayacaktır. 

Öncelikle belirtmem gerekir ki bu yazı iki toplum arasındaki herhangi bir ahlaki karşılaştırmayı içermiyor. Burada ortaya koymaya çalıştığım ve savunduğum görüş toplumumuzun din ile olan bağının çok suni kaldığı ve son zamanlarda kuvvetlendirmeye çalıştığımız din ile olan bağımızı da hangi düzlemde oluşturacağımızı bilmiyor oluşumuz. 

(Amman Kalesi'nden Amman manzarası)

2 yıldır devam ettiğim Arapça eğitimimi tamamlamak üzere gittiğim Ürdün’de 1,5 ay kadar bir süre kaldım. Bu süre zarfında hafta içi sabahları Ürdün Üniversitesi’ndeki Sosyoloji, Tıp, Tarih ve Dil bölümlerindeki derslere misafir öğrenci olarak katıldım. Buradaki öğretim üyeleri ve öğrencileri ile Ürdün toplumu ve insanı üzerine konuştuk. Öğleden sonraları ise dil kursumdaki derslere devam ettim. Hafta sonları ise ülkenin önemli tarihi mekanlarına turistik geziler yaptım. 

(Dünya'nın 7 harikasından biri olan Petra)

Ürdün Arap devletleri arasında en seküler devletlerden biri olması ve şeriatın sadece medeni hukukta uygulanmasıyla diğer Arap devletlerinden ayrılır. Buna rağmen Ürdün toplumunun İslam ile kurduğu ilişki biçimi ve bunun günlük yaşam ve kültürdeki yansımaları ile dikkatimi çekti. 

Ürdün’de kaldığım süre zarfında, Ürdün toplumunun din ile kurduğu doğal ilişkinin, benim gibi batıda, laik Türkiye Devleti’nde yetişmiş bir kişide oluşturduğu hayreti paylaşmak zorundayım. Bizdeki en Müslüman kesimin din algısı ile Ürdün’deki din algısı arasında bile çok büyük farklar var. Bizde din, büyük oranda Cumhuriyet dönemi ile dışlanmış ve toplumsal yaşantıdan ve bilhassa kamusal alandan tamamen tecrit edilmiş ve dine yaşama alanı bırakılmamıştır. Bu zorlama hayat tarzı, Müslüman bireyi ikiye bölmüş: kamusal alanda seküler olmaya zorlanan insan ve özel hayatında dindar olmak için çabalayan insan. Bu şekilde dinle olan doğal bağımızı kaybettik ve çırpınıyoruz dinle doğru bir ilişki kurabilmek için. Bu yüzden uçları yaşıyoruz her geçen gün. Bir gün çok radikal oluyoruz, diğer günse bizden daha seküleri yok.

Her seferinde laikliğin, dinlere karşı bir tehdit oluşturmadığı aksine din özgürlüğünü pekiştirdiği savunulsa da laikliğin, Müslümanların beldesinden ve kültüründen İslamı soyutladığı aşikardır. Bununla beraber son dönemdeki Siyasal İslamcılık akımları ile Müslüman kalabilmenin derdine düşmüş bir Türkiye toplumu var karşımızda. Siyasal İslamcılık ise var olan seküler sistemin içerisine dini eklemleme çabasından ibaret. Aynı zamanda, bu çabanın ülkedeki dindarlığı artırmadığı da son toplum çalışmalarıyla ortaya konmuş bir gerçek.

Ürdün’e gelecek olursak, burada hayat, İslam ile son derece barışık. Tartışılan tüm konular, dine ve dinin kaynaklarına göndermeler yapılarak konuşuluyor. Bizdeki gibi dinden bahsedene, ayet ve hadis okuyana yan gözle bakılmıyor burada. En seküler hayat yaşayanı bile dine saygı duyuyor, dindarı küçük görmüyor. Bir sosyoloji dersine girdiğinizde öğretim görevlisi, size öncelikle tartıştığınız konuyla alakalı ayet ve hadisleri okuyor. Böylelikle tartışmanın sınırları çiziliyor, inandığı değerlerle, kendiyle çelişmeden sürüp gidiyor tartışmalar. Yolda giderken, esnafın dükkanlarında Kur’an dinlendiğine çok kez şahit oluyorsunuz. Sokaklarda yürürken, duvarlarda yazılı “Allah'ı çokça hatırlayınız” ve “Rasulullah'a çokça salavat getiriniz” gibi ifadelerle karşılaşıyorsunuz. Alışveriş merkezlerinin üzerinde hatta asansörlerin üzerinde bile çok güzel dualara dek gelebiliyorsunuz. Cuma günü Müslümanların özel bir günü olmasından dolayı burada hafta sonu Cuma ve Cumartesi günlerinden oluşuyor. Böylelikle Cuma Namazı saatini çalışma saatlerine uydurma mecburiyetinde ve bir sürü yasa ve yönetmeliklerle uğraşma külfetinde kalmamış oluyorsunuz. 

Sonuç olarak din ile olan bağımızı ve ilişkimizi, yeniden sorgulamalı ve gözden geçirmeliyiz. Gerçekten din, bizim için ne ifade ediyor sorusuna bir cevap vermeliyiz. Hayatımızın bir parçası mı yoksa hayatımızı kuşatan bir olgu mu? Ve gene Türkiye Muhafazakarlarının cevaplaması gereken bir soru: Yüzyıldır devam ettiğimiz “Müslüman kalabilme” mücadelemiz, “Müslümanca yaşama” davasına dönüşecek mi?

(Temmuz 2019, Amman)


( II.Abdülhamid tarafından inşa ettirilen Hicaz Demiryolları Akabe İstasyonu)

Yorumlar

  1. Güzel bir yazı olmuş tebrik ederim

    YanıtlaSil
  2. Türkiye' deki en büyük soruna değinmişsiniz. O kadar zıtlıklarla dolu bir ülkeyiz ki maalesef dinimiz de nasibini almış.Bir çok din adamının ve akademisyenin dile getirmediği ve getiremediği bir konuyu ele almanızı tebrik ediyorum. Başarılar.

    YanıtlaSil
  3. Harrah's Philadelphia Casino & Racetrack - Jackson, MS
    Welcome to 서울특별 출장마사지 Harrah's Philadelphia 화성 출장샵 Casino 대전광역 출장샵 & Racetrack, just minutes from the Mississippi River, near 천안 출장안마 Harrah's 대구광역 출장안마 Philadelphia Casino.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

EBU ABDULLAH'IN GÖZ YAŞLARI

VAKANÜVİS HAMDİ EFENDİ’NİN KARANTİNA NOTLARI